21 Ağustos 2009 Cuma

Galatasaray - Levadia Tallinn Maç Değerlendirmesi



Galatasaray bu maça çıkarken karşısında daha güçlü bir takım bekliyordu. Ne kadar adı duyulmamış bir takım olsa da daha önce kendinden güçlü rakipleri eleyebilmiş bir takımdı Levadia Tallinn. Üstelik her ne kadar Estonya Liginde olsa da lider bir takımdı ve sezon ortasında olduğu için daha hazırdı ama Galatasaray bu avantajları bir çırpıda silip attı.

Galatasaray, yine tam istediği oyunu yansıtamadı ilk dakikalar. Levadia sert futboluyla ileride göz açtırmıyordu. Galatasaray daha çok geride pas yapıyordu. Yıldızlardan birinin sahne alma zamanı gelmişti ki, Keita sahneye çıktı. Attığı 2 güzel golle Galatasarayın maçı koparmasında en önemli etkenlerden biri oldu. Keita, Galatasaraya geldiği günden beri devamlı kendini geliştirdi. Galatasarayda bu kadar hızlı ve aynı zamanda teknik bir adam görmedim.

2. Yarı ise maç artık showa dönüştü diyebiliriz. Barosun penaltısı, Kewellın enfes golü ve Levadia stoperinin yetenekli bir santroforu aratmayacak nitelikte kendi kalesine attığı kafa golü. Galatasaray bu gollerle maçı koparmasını bildi.

Galatasaray takımı her geçen gün birbirine daha çok alışıyor. İleri üçlü bol alternatifli bir takım haline geldi. Kewell bile yedek kalabiliyor takımda. Pas düzeni takımda daha çok oturmuş. yüzde 71 gibi topla oynama oranı bunu en büyük ispatı. Takım iyi yolda. Bunu ileri ki maçlarda daha da çok hissedeceğiz. Tabi Servet-Gökhan ikilisi hala soru işareti. Güçlü bir takım karşısında neler yapabileceklerini merak ediyorum.

13 Ağustos 2009 Perşembe

Vazgeçilemeyen Sol Bek: İbrahim Üzülmez


Mücadeleci bir futbolcu olan İbrahim Üzülmez, taraftarlardan deli lakabını almıştır. Top tekniği zayıf olmasına rağmen hızı ve mücadelesi sayesinde sol kanattan çok bindirme yaptığı halde ortaları sahibini az bulur. Bir gazeteci kendisine : "Orta yapamadığın söyleniyor, bu konuda ne düşünüyorsun ?" şeklindeki bir soruya İbrahim şaşırtıcı bir yanıt verir : "Ben zaten orta yapabilseydim şu anda Real Madrid'de oynardım!". Bu konuyla ilgili başka bir demecide mevcuttur : "30'umdan sonra orta açmayı öğrendim, şimdide kafa vuracak adam yok!"


İşte İbrahim Üzülmezi tanımlayacak olursak; bu ifadeleri en büyük kaynak olur kendisi için. 2000 yılında geldiği Beşiktaşta hala oynamaya devam ediyor ve takımın en eski ismi.

İbrahim Gaziantepspordan Beşiktaşa geldiğinde sıradan bir transfer gözüyle bakılıyordu. Çünkü, o dönemde büyük takımlara transfer olan futbolcular İstanbul hayatına pek adapte olamıyorlardı. Şimdi de öyle tabii ama futbolcular bu konuda daha bilinçli hale geldiler. İbrahimin en geç 1-2 yıl sonra tekrardan bir anadolu takımına dönmesi kaçınılmazdı ama durum böyle olmadı. İbrahim, kendini kanıtladı ve yaklaşık 10 senedir takımda. Beşiktaştan kimler geldi, kimler geçti ama o gemisini terk etmedi.

İbrahimin takımı için çabalar, didinir ama tekniği berbattır, orta açmayı kendi ifadesiyle 30'undan sonra öğrenmiştir(Bu bana bir oyuncuyu hatırlattı ama neyse). İbrahim sol ayağı ile vurduğu topu yine sol eline çarptıran bir oyuncudur ama bu özellikleri bile Beşiktaş taraftarının onu sevmesine engel değildir. Çünkü taraftar koşan oyuncuyu sever.(Sabri hariç). Her ne kadar saç baş yoldurduğu zamanlar olsa da...

İbrahimin kendini aştığı zamanlar da olmuştur. Beşiktaş-Barcelona maçını izleyenler, İbrahim Üzülmezin Overmarsı nasıl maymun ettiğini hatırlar. 02-03 sezonunda Ali Samiyen de Galatasaraya sağ ayağı ile attığı golü de Futbolseverler unutamayacaktır. Beşiktaşa şampiyonluğu getiren gollerden biride oydu.

Teknik direktörler de kendisinden vazgeçememiştir. Hatırlayın, Beşiktaşa kaç tane sol bel geldi. İbrahim yedek kulübesinden çıkamaz, seneye gönderilir derken İbrahim takımda kalmayı bildi. Bu sene de genç yetenek İsmai Köybaşı ile kıyasıya bir rekabete girişecekler. İbrahim Üzülmezin işi bu sefer çok kolay değil.

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Galatasarayın Kanayan Yarası: Sabri Sarıoğlu


Sabriyi ilk tanıdığım sezon 2003-2004 sezonuydu. Kendisi için değerlendirmelerim olumlu yöndeydi. Aslında sadece benim değil birçok kişinin görüşü buydu. Kimilerine göre Galatasaray altyapı fabrikası yeni ürününü çıkarmıştı. Kimileri kendisine yeni Emre Belözoğlu demeye başlamıştı.

Sabri için ilk görüşler aslında haklıydı. Daha 18-19 yaşlarında olmasına rağmen A takıma hızlı bir giriş yapmıştı. Deli gibi koşuyor, sahada basmadık yer bırakmıyordu. Galatasarayın en kötü sezonlarından biri olan 2003-2004 seoznunda hiç olmazsa yeni bir oyuncu çıkarmanın mutluluğu vardı. Ama ileri de bu görüşler tamamen değişecekti.

Sabri için düşünceler olumlu bir şeklide gidiyordu ama yine de kendisinde eksik birçok yön vardı. Yavaş yavaş eleştiriler başlıyordu. Bir kere teknik sıfıra yakındı(Hala öyle). Belki ileri de düzelir, kendini geliştirir diye yorumlar yapılıyordu ama hiçte beklenilen olmadı aradan geçen 5-6 sene de teknik yönden hiçbir ilerletme kaydedemedi Sabri. Kendisine gösterilen sabır yavaş yavaş kayboldu. Zamanla Galatasaray taraftarının en sevmediği futbolculardan biri haline geldi. Sadece koşuyordu, çabalıyordu ama açtığı ortalar kale arkasında uçuşan kuşları vurmaktan öteye gidemiyordu. Bu da yetmezmiş gibi hırçınlığıyla rakip taraftarlardan da nefret ettirdi kendini.

Kendisi zaman zaman isyan etti ben sağ bek değilim, sağ açığım diye ama bir sağ açık oyuncusunda olması gereken teknik kendisinde yoktu. Hücum olarak katkı sağlamadığı gibi, adam kaçırmaları ve yaptığı gereksiz fauller, penaltılar ile takımına ciddi zararlar verdi. Son Gaziantep-Galatasaray maçında olduğu gibi.

Sabri bu özelliklerine rağmen devamlı ilk onbir de şans buldu. Bunda en büyük etken geleceğin yıldız sağ beklerinden biri olması beklenen Uğur uçarın talihsiz sakatlığı oldu. Şubat 2008 de sakatlanan Uğur, hala tam olarak kendisine gelebilmiş değil. Yine kendisi için bir şans ki milli takımda da Gökhan Gönülün sakatlanmasıyla Euro 2008 de şlans buldu. Yönetim de transferde bu mevkiye ağırlık vermeyince Sabriye gün doğdu. Açtığı( daha doğrusu açmaya çalıştığı) ortalarla biz Galatasaraylılara saç baş yoldurdu. Galatasarayın geçen senhe en çok atak yediği bölge sağ bek. Bu bölgeye iyi bir transfer yapılsaydı, geçen sene ki duruma düşülmezdi.

Yazının sonuna gelirsek; Sabri bir süre daha Galatasaray da devam edecek gibi gözüküyor. Yine bize saç baş yolduracak gibi. Artık yapabileceğimiz tek şey; Uğur Uçarın eski formuna dönmesini beklemek...

2009-2010 Sezonuna Doğru Fenerbahçe

Fenerbahçe, tıpkı Galatasaray gibi kabus dolu bir sezon geçirdi geçen sene. Bırakın şampiyonluğu, şampiyonlar ligi bile ertesi senelere kaldı. Tabi bu durumda en büyük suç, yerinde transferler yapamayan Fenerbahçe yönetimine ve Avrupa Şampiyonu bir hoca olmasına rağmen takımı iyi motive demeyen Luis Aragonese ait.


Geçen seneyi bırakıp, bu transfer sezonu yapılmış transferlere bakarsak; İlk sırada Daum var tabi.
Daumun gelmesi Fenerbahçeyi ligde çok avantajlı konuma getirdi.Ligi tanıyor olması en büyük avantaj.

Fenerbahçe, eksik mevkilerine de iyi transferler yapmayı başardı. Fenerbahçenin geçen seneki en sorunlu bölgesinin sol açık olduğu herkesçe bilinen bir gerçekti. Uğur Boral, bu görevi tek başına sürdürebilecek bir oyuncu değil. Kendisinden iyi bir yedek olur ancak. Bu bölgeye yapılan Dos Santos transferi bu bölgeyi canlandıracaktır diye düşünüyorum. Sonuçta milli takıma çağırılmış bir adam. Fenerbahçenin kanayan yarasını dindirebilir.

Başka bir sorunlu mevki ise ön liberoydu. Mehmet Aurelionun ayrılması Fenerbahçeyi o bölgede boşluğa düşürdü. Yerine Emre belozoğlu alındı ama Emre tam kesici bir oyuncu değil. Bu bölgede sorunu gidermeye yetmedi. Selçuk ve Deniz ise ne kadar çaba gösterdilerse de Aurelionun etkisine ulaşamadılar. Maldonado ve Josico facialarını da söylemeye gerek yok sanırım. Cristian bu bölgeye transfer edilmiş bir oyuncu .Kendisinin maçlarını izleyemesem de, görüşler kaliteli olduğu yönünde. Cristian, form sürecini çabuk atlatırsa, Fenerbahçenin büyük bir eksiğini gidermiş olur. Emre Belozoğlu ile de orta saha da iyi bir ikili olurlar.


Fenerbahçe, Mehmet Topuz ve Özer Hurmacı iklisiyle sağ kanadını iyice güçlendirdi. Deivid ve Colin Kazımında o bölge de olması ile müthiş bir forma yarışı olacak o bölgede. Ben Mehmet topuzu daha avntajlı görüyorum o bölgede. Yerli statüsünün getirdiği bir avantaj da var tabi ama Daumun en zorlanacağı bölge sağ kanat olacak.

Defans hattına gelirsek; Bilica transferi çok yerinde oldu. Sivassporun bu noktaya gelmesindeki en önemli oyunculardan iri olan Bilicanın takıma katkısı çok fazla olur. Luganonunda tekrar takıma döndürülmes işart yalnız. Süper Ligin en kaliteli defans oyuncusu sonuçtas. Her ne kadar çirkef olsa da. Önder ve kalırsa Edu ile de iyi bir defans hattı oluşturdu Fenerbahçe.

İleri bölgede de Alex, Guiza ve Semih üçlüsünden ikisi kadroya girer. Sanırım yedek kalan yine Semih olacak:)

Fenerbahçe 4-4-1-1 sistemi ile oynayacak gibi gözüküyor. Bu sisteme zaten alışık bir takım. Bu yüzden zorlanacaklarını pek sanmıyorum. Fenerbahçe, bu sene şampiyonluktaki en büyük iki adayımdan biri.

Gaziantep-Galatasaray Maç Değerlendirmesi










Yeni sezona büyük umutlarla başlayan iki takımın mücadelesine sahne oldu ilk hafta. Bir tarafta Frank Rijkaard gibi bir efsane ile Frank Rijkaard kadar etkili bir Neskeens i takımın başına getirmiş, bunlarla yetinmeyip Elano, Keita, Mustafa Sarp, Leo Franco ve Gökhan Zan gibi oyuncuları kadrosuna katıp güçlenmiş bir Galatasaray ile sezona etkili transferlerle başlayan Gaziantepsporun karşılaşması izlenebilir nitelikteydi.

Bu kadar sıcağa rağmen takımlar iyi mücadele etti diyebiliriz. Galatasaray, attığı iki golle maçı koparmıştı zaten fakat julionun enfes golü Galatasarayda tedirginliğe sebep oldu. Rijkaard ileri üçlü de Aydın, Keita ve Baros üçlüsüne yer verdi. Aydın mükemmel oynadığı netanya maçındaki perofrmansını bu maçta gösteremedi. Keita ise pek etkili olamasa da kaliteli bir oyuncu olduğunu gösterir nitelikteydi. Baros, tutuk olsa da, ayağında top ezse de asistini yapmayı bildi. İlerleyen maçlarda daha etkili olacağını bekliyorum.

Arda için ayrı parantez açmak lazım. 10 numara ve kaptanlık Ardaya yaramış. Oyunu her geçen gün daha etkili hale geliyor. Attığı gol ve yaptığı 2 asistle maçı koparan oyuncuların başında geldi.

Mustfa Sarp ve Ayhan ise fena değildi. Özellikle Mustafa Sarp iyi bir kesici olduğunu gösterdi. Galatasaraylılar için sevindirici bir nokta ise oyuna Mehmet Güvenin değil de Mustafa Sarpın girecek olması. Savunma dörtlüsü, hata yapmadı. Gollerde yapılacak birşey yoktu. Biri uzaktan biri de Sabrinin her zaman ki gibi kendine hakim olamamasından doğan bir penaltıydı. Sabri yine çalıştı ama kenarları çok boş bıraktı. Rakip onun kanadından atakları geliştirdi. Hakan Balta ise her zaman ki igbi çelik gibiydi. Gökhan Zan ve Servet ise uyumlu oynadı . Leo Franco ise ilk lig maçında güven verdi. Böyle giderse yeni Mondragon veya Taffarel olabilir.

Gazintepspor ise takım oyunundan uzak bir görüntü çizdi. Tabata ve Beto iyi oyuncular fakat çok bencilce oynadılar. Julio ise iyi transfer olmuş. Şutları etkili. Attığı gol de buna iyi bir örnek. Gaziantepsspor, takım oyununu oturtabilirse iyi bir ekip olabilirler.

Galatasaraya tekrar döncek olursak; iyi bir ekp olacağının sinyallerini verdi bu maçta takım. Hazırlık kampını iyi değerlendirdikleri kesin. Elano, Mehmet Topal ve Uğur Uçarın takımıyla Galatasaray muhteşem bir takım haline gilir diye düşünüyorum.

2009-2010 Sezonuna Doğru Galatasaray.

Geçen sezon çokta heyecanlı geçmeyen bir ligi tamamladık. bunda en büyük etken Galatasaray ve Fernebahçenin yarıştan çok erken kopmasıydı. Bu iki takımın kopması ile ipler Beşiktaşın eline geçti ve ligi şampiyon olarak tamamladı. Rakibi; tecrübesiz Sivasspor olunca şampiyon olmakta pek zorlanmadı diyebiliriz. Sivas tabii ki önemli bir takım ama büyük takım tecrübesinde değiller. Son iki sezondur da ligin son haftalarında olmadık mağlubiyetler aldılar.

Önümüzdeki sezonlara bakarsak; Galatasaray ve Fenerbahçenin geçmiş sezonun acısını unutturmak için transferde daha akılcı olduklarını görüyoruz. Beşiktaşta onlardan aşağı kalmadı ve kadrosunu güçlendirdi. İlk olarak Galatasarayın transferlerine bakalım.

Galatasaray transfer sezonuna büyük bir transferle başladı. Sanılanın aksine bu bir futbolcu değil, Barcelonayı Avrupa Şampiyonu yapmış bir hocaydı. Frank Rijkaard idi. Galatasaray bu transferle geçen sezonun acısını çıkartmak istediği kesin. Malumunuz; Skibbe ve Bülent Korkmaz facialarından sonra iyi bir teknik adam şarttı. Bunun dünya çapında bir teknik adam olması herkesi şaşırttı. Rijkaard; total futbolu benimseyen bir teknik adam. Galatasarayda da, Barcelona da olduğu gibi 4-3-3 sistemini deneyecek.

Tabii bu sistemin oturması zaman alacak gibi görünüyor. Türkiye de tam anlamıyla uygulanan bir sistem olmadı 4-3-3. Eğer Rijkaard bu sistemi oturtabilirse Galatasaray büyük iş yapar ama camianın biraz sabırlı olması lazım.

Alınan futbolculara gelirsek; Keita yerinde bir transfer oldu. Hızı ile rakip savunmanın kanadını çökertebilir. Kötü yanı biraz istikrarsız olması. Bunu aşabilirse Galatasaray taraftarının sevgilisi haline gelir. Gökhan Zan transferi; bu sezon yapılan en büyük transfer. Tabi Beşiktaş adına. Gökhan Zanın kesinlikle faydalı olacağına inanmıyorum. Hele Servetin yanında oynarsa; ikisi facialara yol açabilirler. Gökhanın yedekte beklemesi lazım. Yoksa geçen seneyi bile mumla arayabilir Galatasaray. Mustafa Sarp ise; iyi bir yedek oyuncusu olabilir ama ilk 11'i zorlayacağını sanmıyorum. Pek idikine oynayan bir oyuncu değil. 4-3-3 sisteminde ise dikine oynamak önemli. Mustafa Sarp yine de kötü bir transfer değil. Mehmet Güvenin yerine oynayacak olması bile iyi birşey. Leo Franco ise fena kaleci değil. İyi işler apacağına inanıyorum.

Galatasarayın yapması gereken iki transfer var: Stoper ve Ortasaha oyuncusu. Stoper için en iyi aday Lucas Neill gözüküyor. Bu transfer gerçekleşirse Galatasaray savunma düzeni sağlanır. Servetle iyi bir ikili olabilirler. Diğer yapılması gereken transfer ise : İki yönlü orta saha oyuncusu. 4-3-3'ün en önemli bölgesi orta saha da iki yönlü oyuncular lazım. bunlardan biri Arda veya Ayhan olabilir ama diğeri kesinlikle Barış Özbek veya Linderoth olamaz. Linderoth niye olamaz derseniz; bir maç yapıp sakatlanan adama bütün yıl güvenilemez. tamam linderoth iyi bir oyuncu ama sakatlığından ötürü güvenilecek bir adam. değil . Barış Özbek ise iki yönlü oynaması zor bir oyuncu. İyi bir yedek. Yani bu bölgeye transfer şart!

Galatasarayın ileri 3lüsü iyi. KewellArda, Keita ve Baros. bunlarda sorun yok. Arda orta sahada da burda da oynayabilir. Bu yüzden iki yere de yazdım.

Galatasaray bu sene şampiyon olamayabilir, avrupa liginde pek iyi yerlere gelemeyebilir ama taraftarın sabırlı olması lazım. Yeni sistemlerde takımlar her zaman zorlanır. Hatırlayın, Rijkaard'ın Barcelonadaki ilk günlerini. Önümüzdeki yıl bizi zevkli bir yıl bekliyor. Diğer takımların analizlerini de diğer yazılarımda yapacağım.